İçeriğe geç
Anasayfa » Sözlük » Ab-ı hayât

Ab-ı hayât

    Hayat kaynağı, bengi su, dirilik suyu gibi çeşitli isimlerle de anılan efsanevî su âb-ı hayât, bütün dünya mitolojilerinde mevcut bir kavramdır.

    Sonsuz hayat fikri tarih boyunca insanlara çekici gelmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da sonsuz hayata ilişkin çeşitli efsanelerin ortaya çıkmıştır. Bu efsanelerde insanları ebedi hayata kavuşturan şey genellikle özel bir sudur. Peki niye su? Çünkü sadece efsanelerde değil gerçek hayatta da su bütün canlılar için hayati bir öneme sahiptir. Suyun hayat verici özelliği, ölümsüzlüğün de suyla kazanılacağı fikrini doğurmuştur.

    Âb-ı hayâta Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Mûsâ ve Hızır kıssası anlatılırken dolaylı olarak değinilmiştir. Anlatılan olay özetle şöyledir: İsrâiloğulları’nın peygamberi Hz. Mûsâ bir arkadaşıyla birlikte biriyle buluşmak üzere yola çıkar. Buluşma yeri “iki denizin birleştiği yer”dir. Hz. Mûsâ burasını tanıyabilmek için yanına bir balık alır. Buluşma yerine geldiklerinde balık canlanıp denize atlayacaktır. Deniz kıyısında yürürlerken balık birden canlanır ve denize atlar. Bunu yalnızca Hz. Mûsâ’nın arkadaşı görür. Fakat O da bunu Hz Mûsâ’ya haber vermeyi unutur. Yürümeye devam ederler. Yemek için konakladıklarında bu olay aklına gelir ve Hz Mûsâ’ya anlatır. Bunun üzerine Hz. Mûsâ, balığın canlandığı yere gider ve aradığı kişinin orada bulunduğunu görür. O kişi, kendisine Allah tarafından “rahmet” ve “gizli ilim” verilmiş olan Hızır’dır. Kur’ân-ı Kerîm’de balığın nasıl dirildiğine dair herhangi bir açıklama yoktur. Bir rivayete göre Hz. Musa’nın Hızır’la buluşacağı kayanın dibinde bir kaynak vardır. Buna ‘hayat kaynağı’ (âb-ı hayât) denilmektedir. O suyun temas edip de diriltmediği hiçbir şey yoktur. Balığa bu sudan biraz değmiş ve balık da bunun üzerine canlanıp denize atlamıştır.

    Simyada da yaşam iksiri denilen bir madde vardır. Ölümsüzlük iksiri olarak da bilinir ve içen kişiye sonsuz yaşam ve ebedi gençlik verdiğine inanılır. Bu iksirin ayrıca tüm hastalıkları iyileştirdiği de düşünülürdü. Yüzyıllar boyunca birçok simyacı bu iksirin formülünü bulmaya çalıştı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir