Simyada Tria prima olarak da bilinen üç asal, 16. yüzyılda İsviçreli filozof Paracelsus tarafından bulundu. Paracelsus, Tria prima’nın hastalığa neden olan tüm zehirleri içerdiğine inanıyordu. Bunları inceleyen bir simyacının hastalıkların tedavisini bulacağını düşünüyordu. Ayrıca tria prima’yı insanlarla da ilişkilendirmiş ve her bir elementi insan kimliğinin farklı bir kısmına atamıştı. Tria Prima’yı oluşturan unsurlar Cıva, Tuz ve Sülfür’dü.
Cıva hem element hem de gezegen (Merkür) anlamına gelir. Sıvı ve katı haller arasında geçiş yapabileceğine inanılıyordu. Bu nedenle simyada cıvanın yaşam ve ölüm arasında geçiş yaptığına inanılırdı.
Cıva genellikle bir yılanla temsil edilir ve sembolünün kozmik bir rahme benzediği söylenir. Cıvanın pasif dişi prensibinin (Ying Yang’da olduğu gibi dişi pasif olanı, erkek de aktif olanı simgeler) yanı sıra ıslaklık ve soğuğu temsil ettiği de söylenir. Sembolünün içinde standart “dişi” işaretini görebilirsiniz.
Günümüzde tuzun artık sodyum ve klorürden oluşan kimyasal bir bileşik olduğu biliniyor, ancak simyacılar bunun tek bir element olduğuna inanıyordu. Tuz, bedeni ve genel olarak fiziksel maddeyi, kristalleşmeyi ve yoğunlaşmayı temsil eder. Tuz ilk başta genellikle saf değildir, ancak kimyasal işlemlerle çözülebilir ve saflaştırılabilir. Bunun sembolü, yatay bir çizgiyle ikiye bölünmüş bir dairedir.