Çoğu mezar taşı ölen kişi hakkında bir hikâye anlatır. Ortaçağ ve Viktorya dönemine ait mezar taşlarına oyulmuş semboller ölen kişinin yaşam yolculuğu, inançları ve mesleği hakkında bilgi verir.
14. ve 18. yüzyıllarda, özellikle İngiltere’deki mezar taşlarında Memento Mori sembollerine çok sık yer verilirdi. O zamanlar ölüm oranları çok yüksekti. Ölen kişiler cenaze törenine kadar evlerinde bekletilirdi. İnsanlar ve ölüler; ölüm ve yaşam iç içeydi. Ölüm günlük yaşamın bir parçasıydı. Hastalıkların nedenleri ve tedavileri hakkında çok fazla şey bilinmiyordu. Bu da basit bir virüsün bile bir anda ölümcül bir hastalığa dönüşebileceği anlamına geliyordu. Memento Mori sembolleri ölümün her an gelebileceğini hatırlatıyordu. Yapılabilecek tek şey, iyi bir ölüm için hazır olmaktı.
Birçok kültürde kafatası ve kemikler ölümün sembolleridir. İlk başta bu tür sembollerin bir mezar taşında olması son derece doğal görünmektedir. Fakat bu semboller orada yatan kişinin ölmüş olduğunu bildirmek için değildir. Çünkü mezarda yatan kişi zaten ölmüş gitmiştir. Mesaj ölene değil, o mezar taşına bakan kişiyedir. Bu tarz semboller zaman içinde yerlerini birkaç kelimelik cümlelere bırakmıştır: “Ölüm benim doğaya ödediğim bir borçtur. Siz de ödeyeceksiniz”.