Kum saati zamanı ve yaşamın kısalığını sembolize eder.
Antik çağlarda Anadolu’daki en önemli Yunan şehri Efes’ti. Burada M.Ö. 540 – 480 yılları arasında Yunan filozof Heraclitus yaşamıştı. Kum saatini, bu ünlü düşünüre ait felsefi bir deyiş ile birleştirebiliriz: “Her şey akıp gider.” Heraclitus’a göre, aynı ırmakta asla iki kere yıkanılamaz. Çünkü sular durmadan akar ve kendini yeniler. Yâni zaman da bir su gibidir. Asla durmaz. Kum saatinin sembolik anlamı ise bu zaman kavramından farklıdır. Çünkü kum saatindeki zaman döngüseldir. Onu ters çevirirseniz, içerisindeki kum ters yönde akmaya başlar. Öyleyse kum saatini çeviren el; kural koyan, uçsuz bucaksız bir yeniden başlayışta yaratılışın döngülerini ölçen, hükmeden bir kişiye aittir.
Yaratılış ve yok oluş ayrılmaz bir ikilidir. Hindularda kum saati bu ayrılmaz çifte bağlanmıştır ve sonsuz bir şekilde yin ve yang döngü çifti ile birleştirilebilir.
Çoğu kültür açısından kum saatinin en önemli yeri, ortasındaki dar geçittir. Bu boğum yeri dünyanın merkezi olarak kabul edilir ve kum saati sembolizminde buraya özel bir değer verilir.