Birinin ya da bir şeyin kendine özgü özelliğine has denilir. Havas ise has kelimesinin çoğuludur ve nitelikler, özellikler anlamına gelir. Tabiattaki bazı varlıkların kendine özgü nitelikleri herkes tarafından bilinir. Bazılarınkiyse gizlidir. Havas ilmiyle uğraşanlar, bu gizli özellikleri keşfetmeye çalışırlar. Amaçları bunları keşfedip bu sayede bazı olağanüstü işler yapabilmektir.
Taşköprizâde Ahmed Efendi’ye göre ilm-i havâs, esmâ-i hüsnâyı (Allah’ın isimleri) ve kutsal kitapları okuyarak kazanılır. Bunu yapabilmek için insanın kendini tamamen Allah’a verip dünyevî zevklerden uzaklaşması gerekir. Böylesine sıkı bir riyâzet yapan (nefsin isteklerini kıran) biri nesnelerin gizli özelliklerini ve onları nasıl kullanabileceğini öğrenebilir.
Havas ilminin gerçek amacı eşyanın hakikatini araştırmaktır. Ancak zamanla asıl amaçtan uzaklaşılmış ve düşmanın yenilmesi, gizli hazinelerin bulunması, insanlar arasında sevgi veya nefret duygularının geliştirilmesi, şifa dağıtılması gibi konulara ağırlık verilerek büyücülüğe dönüşmüştür. Bu anlayış zaman zaman savaşa giden padişahları ve komutanları korunmak amacıyla üzerine bazı âyetlerin yazıldığı gömlekler (tılsımlı gömlek) giymeye, üzerinde çeşitli yazı ve şekiller bulunan madalyon, yüzük ve metal muskalar taşımaya sevketmiştir. (Yukarıda da Konya’da Mevlana Müzesi’nde sergilenen tılsımlı gömleğin fotoğrafı var)
Hermes, Havas ilminin kurucusu olarak kabul edilir. Hermes, Mısırlılar’a göre ay ve akıl-hikmet tanrısı Thot’tur. Yunanlar ona Hermes Trismegistos (üç defa daha güçlü Hermes) adını vermişlerdir. Bu sayede onu Olymposlu Hermes’ten ayırmışlar ve Mısır tanrısı Thot ile birleştirmişlerdir. İslâmi kaynaklarda genellikle Hermes’in Hz. İdris olduğu kabul edilir. Araştırmalar, havas kültürünün müslümanlara dışarıdan geldiğini ortaya koymaktadır.