1884’te dünyaya gelen ve 67 yaşındayken hayata veda eden Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman, Türkiye’de ilk modern ruh sağlığı hastanesini kuran Türk hekimidir. Mazhar Osman, bazı insanların kaybolmuş eşyaları bulabilmesini psikolojik bir olay olarak görüyordu. Ona göre kaybolmuş bir eşyanın bulunabilmesi, o eşyanın bulan kişinin şuur altını etkilemiş olmasıyla açıklanabilirdi. Değerli bir bilim insanı olan Mazhar Osman’ın yapmak istediği şey, bakıcıların yeteneğine bilimsel bir açıklama getirmekti.
Peki kimdir bu bakıcı denilen kişiler?
Bakıcı, Arapça’daki nâzır kelimesinin karşılığıdır. Genellikle kâhin ve falcı ile bir tutulur. Ancak bakıcı onlardan farklı bir iş yapar. Kâhinler ve falcılar gaipten haber verdiklerini iddia ederken bakıcının yaptığı şey, görme duyusunu kullanarak kehanette bulunmaktır. Bakıcılar bunu yapmak için çeşitli saydam maddelere bakar ve bunların yüzeyinde bazı hayâli şekiller görür. Kahve falına bakan biri gibi bu şekilleri yorumlar ve bu sayede de kaybolmuş ya da çalınmış bir eşya hakkında bilgi verir.
İslâm bilginlerinin bakıcılar konusunda benimsediği iki görüş vardır:
1) Bakıcı, cinler tarafından kulağına fısıldanan sesleri duyar ve bunları etrafındakilere anlatır. Kur’an’da ve bazı hadislerde şeytanların kendi dostlarına fısıltı şeklinde bazı haberleri taşıdıklarının bildirilmesi, bu görüşü destekler gibi görünmektedir.
2) Her türlü kehanet, insanda var olan beşeriyetten ruhaniyete yükselme yeteneğinin bir sonucu olarak gerçekleşir. Bakıcının kullandığı aletler onun sadece konsantre olmasına yardımcı olur. Böylece onun iç duyuları harekete geçer ve baktığı cismin yüzeyinde buluta benzer bir sis perdesi oluşur. Bakıcı da bu sayede normal şartlar altında algılayamadığı ayrıntıları görme imkanına sahip olur.