Toplumsal cinsiyet sembolü, bir bireyin kendini erkek veya kadın olarak, bunların bir kombinasyonu olarak veya bu kategorilerin tamamen dışında biri olarak algıladığını gösteren görsel işarettir. Cinsiyet sembolleri sıklıkla bireyleri cinsiyet kimlikleri veya biyolojik cinsiyetlerine göre temsil etmek ve ayırt etmek için kullanılır.
En yaygın olarak tanınan toplumsal cinsiyet sembolleri, kadın anlamına gelen bir haçın üzerindeki daire (♀) ve erkek anlamına gelen sağa doğru çapraz olarak yukarı bakan bir okun altındaki dairedir (♂). Bu semboller, tuvalet işaretleri, bilimsel veya tıbbi amaçlar için steno olarak ve cinsiyet tanımlaması veya temsilinin ilgili olduğu diğer durumlarda çeşitli bağlamlarda kullanılmaktadır.
Transgender ve nonbinary kimliklere ilişkin farkındalığın artması, ek toplumsal cinsiyet sembollerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Transseksüel sembolü (⚧) bu işaretlerden biridir. Tipik olarak, geleneksel cinsiyet kategorilerinin harmanlanmasını veya aşılmasını temsil eden bir ok ve bir haç kombinasyonu olan üçüncü bir unsurla daire üzerinde birleştirilen geleneksel erkek ve kadın sembollerinden oluşur. Birleşik Venüs ve Mars sembolü (⚥) bir bigender tanımlamasıdır.
Gök cisimlerinin Dünya’daki yaşamın çeşitli yönlerini etkilediğinin düşünüldüğü antik astrolojide, cinsiyet sembollerinin ilk izlerine rastlanmaktadır. Astrolojinin öncüleri olan Babilliler, belirli tanrıları gök cisimleriyle ilişkilendirmişlerdir. Örneğin, Venüs bereket tanrısı İştar ile ilişkilendirilirken, Mars savaş tanrısı Nergal ile ilişkilendirilmiştir. Bu ilişkilendirmeler Yunanlılar tarafından benimsenmiş ve simya ve metalürji uygulamalarına da yansıtılmıştır. Mars’ı temsil eden demir erkeklik, savaş ve metanetle ilişkilendiriliyordu. Bakır ise dişiliği, aşkı ve güzelliği temsil eden Venüs’ü temsil ediyordu.
18. yüzyılda İsveçli botanikçi Carl Linnaeus göksel ve simyasal sembolleri bilime dahil etti. Linnaeus, erkek ve dişi bitkileri temsil etmek için Mars ve Venüs sembollerini botanik soyağacı çizelgelerine dahil etmiş, ayrıca hermafrodit bitkiler için tepesinde yarım daire bulunan bir daire ve haç içeren ☿ sembolünü kullanmıştır. Zaman geçtikçe bu semboller zooloji, biyoloji, genetik ve tıp da dahil olmak üzere çok çeşitli disiplinlere nüfuz etmiş ve sonunda cinsiyet ve toplumsal cinsiyet sembolleri olarak kabul görmüştür.
Genetikte, erkekleri ifade etmek için üçgen (△) ve kare (□), dişileri temsil etmek için ise daire (○) kullanılması, 19. yüzyılda renk körlüğü üzerine yaptığı çalışmalar sırasında bu sembolleri kullanan Amerikalı doktor Pliny Earle’e kadar uzanmaktadır. Genetik çalışmalarda cinsiyeti belirtmek için geometrik şekillerin benimsenmesi, pratikte anlaşılırlık kaygılarının bir sonucuydu. Earle’ün ovallere benzer eliptik başlıklar içeren müzik notasyonuna güvenmesi, farklı bilimsel disiplinlerde sembollerin evrimini ve adaptasyonunu göstermektedir.
Queer haklarının* ve temsilinin genişlemesi devam ettikçe, toplumsal cinsiyet sembolleri bireyler tarafından cinsel yönelimlerini ifade etmenin bir aracı olarak giderek daha fazla benimsenmektedir. Bu semboller, queer topluluğu içinde çeşitli kimlikleri ve aidiyetleri aktarabilen özlü temsiller olarak hizmet etmektedir. Lezbiyenliği ifade eden ve kadınlar arasındaki aşk ve çekimi temsil eden çift Venüs sembolü (⚢) buna bir örnektir. Benzer şekilde, çift Mars sembolü (⚣) erkekler arasındaki sevgiyi vurgulayarak erkek eşcinselliğini temsil eder. Buna karşılık, iç içe geçmiş Venüs ve Mars sembolü (⚤) heteroseksüelliği ifade etmek için kullanılır.
* Queer hakları, LGBTQ+ topluluğun haklarını savunan, bu topluluğa yönelik ayrımcılığı önlemeyi ve topluluğun toplumsal eşitliğini sağlamayı amaçlayan bir insan hakları hareketidir.